28 Ağustos 2007

Sanatsal Faaliyetlerim, DIY ...

Bir kaç yıl önce kardeşim için yaptığım bazı eserlerim(!) vardı. Ancak o zamanlar gerekli gereksiz herşeyin fotoğrafını çektiğim bir dijital makinam yoktu ve onları resimleyememiştim :) İstanbul'a gidince o işi de aradan çıkardım ve onların fotoğraflarını da arşivime ekledim.
O zaman iyi uğraşmışım bunlarla, bazıları gerçekten çok zaman ve sabır isteyen çalışmalar ama ben hepsini büyük bir zevkle yapmıştım.Buyrun bakalım :)



Düz cam vazonun yüzeyine cam boncuklar yapıştırdım, üst tarafına simli boyutlu boya ile yuvarlak kontür çektim. İçine de bu kibar laleleri yerleştirdim.

Bu bardakları mumluk ve vazo olarak düşündüm. Fimo hamurundan küçük kare parçalar kesip üzerine kesme boncuklarda ekleyerek ara ara yapıştırdım, diğer araları da cam boyası ile renklendirdim.Sonra fimoların kalıcı olması için 130 derece de bardakları fırınladım ve en son olarak da fimo'ların üzerini vernikledim.


Düz bir cam olan bu vazo ve şekerliği önce buzlu cam boyası ile boyadım ve buğulu görünümü elde ettim. Bu öyle kolay bir şey değil , her taraf da eşit görünüm elde etmek için özen göstermek gerekiyor, iki kat boyadım ve her kat arasında birer gün kurumasını bekledim. Sonra inci beyazı boyutlu boya ve altın yaldızlı sticker ile süsledim.

Bu dondurmalığın üst tarafını yine buzlu cam boyası ile boyadım. Sonra vazo ile ikisini fimo hamurundan yaptığım karışım ile kapladım.Yine 130 derece de fırınladım ve soğuduktan sonra böyle parlak gözükmeleri için fimo verniği ile vernikledim.



Bu tepsiyi önce kırmızı akrilik boya ile iki kat boyadım, sonra desenleri dekopaj yaptım (yapıştırdım). Kenarlarına sarı yaldızlı parmak boyası ile kontür çektim. En son olarak da yat verniği ile iki kat vernikledim ki suya daha dayanıklı ve parlak olsun diye. Bu tepsinin ayrıca ayakları da var, sehpa olarak da kullanılıyor.


Bu da büyük ve şık bir ayna.Yine kırmızı boyandı, yaldızlı boya ile kontür çekildi, seramik çiçeklerle, yapraklarla , cam boncuklarla ve boyutlu boya ile süslendi.



Bu şirin sepeti patina tekniği ile rengarenk boyadım. Bir yüzü sarı, diğeri yeşil, sapı mavi, içi kırmızı ve her yüzeyine resimlerle dekopaj yaptım. Boyutlu yaldızlı boya ile süsledim, en son olarak da vernikledim.

Bu çok hoş ve kibar bir mücevher sandığı oldu. İçi mücevherlerle dolu olsaydı daha güzel olacaktı ama neyse :) Eflatun beyaz tonlarında patina tekniği ile boyadım, kenarlara gümüş renkli yaldızlı boya ile kontür çektim, kapak kısmına da bu resmi dekopaj yaptım, dış hattını da inci beyazı boyutlu boya ile nokta nokta belirledim, en son olarak da tabi ki vernikledim.


O zamanlar daha müsaitmişim, daha hevesliymişim ki bütün bunları ve daha başkalarını yapmışım. Şimdi olsa daha zor, bir kere ben boyaları ortaya çıkardığım zaman iki zuzu benden önce oturuyor masaya "biz de boya yapacağız" diye :)
Ne demişler "Yapılmış olan kâr'dır". Yoksa dememişler miydi? Dememişlerse de ben diyorum! :)

24 Ağustos 2007

Crescent'ın Seyir Günlüğü...

Piyango tatil dün akşam bitti, bugün işbaşı. Çok güzel, dolu dolu bir tatil oldu, bundan sonra her yıl bir hafta köye gitmeye karar verdik çocuklarla beraber ve önümüzdeki yıl için rezervasyonu da yaptırdık şimdiden :) Çocuklar doğal ortamda yaşamanın nasıl bir şey olduğunu gördüler, bağ, bahçe, orman, deniz. Beni en mutlu eden tarafı da buydu.



Minik zuzu tam yemelik olmuş, cin gibi maşallah söylenilen herşeyi anlıyor :) Onu da bavulumuza atıp getirecektik ama annesine kıyamadık :)





Köyümüzün sahilinde ayrıca kayalık bir bölüm var, çocuklar için tertemiz, sıcak, sığ bir havuz görünümünde, kayalıkların içinde bay yengeçleri görme şansımızda oldu :)



Dalgalı havalarda çocuklar daha çok eğlendiler aslında, düştüler, kalktılar, yuvarlandılar.
Bu arada köy köy diyorum ama Tatil Köyü demek daha mantıklı olur aslında, ben gitmeyeli acayip gelişmiş herşey, her yer villalarla dolu. Taa eskilerden hafızamdan yer etmiş görüntülerde in-cin top oynayan sahillerinde artık şezlonlar, şemsiyeler, büfeler var. O zamanlar neredeyse tüm sahil bize ait olurdu ama artık çok sahibi var.


Bu görüntülerde Şile Feneri'nden.



Açık havada mangal partisi yapmasak olmazdı tabi, yanında bir de közlenmiş domates biber, off offf! :)


Yirmi yıl öncesinden, çocukluğumuzdan hatırladığım bir Ayşe Teyzemiz vardı, burası onun evi ve hala hayattaydı, görünce çok şaşırdım, şu anda 98 yaşındaymış ama yirmi yıl önceki Ayşe Teyze'den hiç farklı değildi, hala çok dinç, hala kendini idare edebilecek durumdaydı, eski topraklar işte...



Bir akşam üzeri ormana gittik.Anneannemin meyve sebze ektiği, hatta tatillerde kardeşimle beraber dereden su çekerek sulama faaliyetlerinde bulunduğumuz yerlerde bile evler vardı. Ormana girmeye başladığın andan itibaren ıhlamur ağaçlarının kokusu hissediliyordu, mis gibi bir ağaç kokusu vardı heryerde.


Evimizin manzarası, ön tarafı deniz, arka tarafı orman.

60 yıllık meşe palamutu ağacının dallarındaki hamaktan denize nazır bir keyif karesi :)





Yeni yeni olmaya başlayan incir ve üzümlerden yeme şansımız da oldu.




Salata mı yapılacak? Domates, biber, maydonoz bahçede, kopar gel, mis gibi...:)


Ben bahçeli bir ev istiyoruuuuuuummmm!!!! :)


10 Ağustos 2007

Bir yaza iki tatil...

Piyangodan iki haftalık İstanbul tatili çıktı :) Bir haftadır oturduğum yerde bağ, bahçe, yeşillik, doğa, temiz hava, bol güneş düşüne düşüne sonunda bunları kendime çekmeyi başardım (secret-çekim yasası :)) ve bu sabah aniden süpriz bir gelişme oldu:) Özlediğim köyümüzün bir tarafı yemyeşil ağaçlı ormanlı, diğer tarafı incecik kumlu kumsallı denizine, annemin memleketine gidiyoruz cümbür cemaat.
Bir şey mi istiyorsunuz? Hayal etmekle başlayın...:)

08 Ağustos 2007

Çok güzel...

Paylaşmak istedim...


İki şey insanı "nitelikli insan" yapar:
1 İradeye hakim olmak

2 Uyumlu olmak

İki şey "ekstra değer" katar:
1 Hitabet ve diksiyon eğitimi almak

2 Anlayarak hızlı okumayı öğrenmek

İki şey geri bırakır:
1 Kararsızlık

2 Cesaretsizlik

İki şey kaşif yapar:
1 Nitelikli çevre

2 Biraz delilik

İki şey ömür boyu boşa kürek çekmemeni sağlar:
1 Baskın yeteneği bulmak

2 Cidden sevdiğin işi yapmak

İki şey başarının sırrıdır:
1 Ustalardan ustalığı öğrenmek

2 Kendini güncellemek

İki şey başarıyı mutlulukla beraber yakalamanın sırrıdır:
1 Niyetin saf olması

2 Ruhsal farkındalık

İki şey milyonlarca insandan ayırır:
1 Sorunun değil çözümün parçası olmak

2 Hayata ve her şeye yeni (özgün,orjinal, farklı)bakış açısıyla yaklaşabilmek.

İki şey gelişmeyi engeller:
1 Aşırılık (mübalağa,abartı, ifrat,tefrit)

2 Felakete odaklanmış olmak

İki şey çözüm getirir:
1 Tebessüm (gülümseme,sırıtma veya kahkaha değil!)

2 Sükut (susmak)

İki şey"kalitesiz insan"ın özelliğidir:
1 Sikayetçilik

2 Dedikodu

İki şey çözümsüz görünen problemleri bile çözer:
1 Bakiş açısını değiştirmek

2 Karşındakinin yerine kendini koyabilmek

İki şey yanlış yapmanı engeller:
1 Şahıs ve olayları akıl ve kalp süzgecinden geçirmek

2 Hak yememek

İki şey kişiyi gözden düşürür:
1 Demagoji (laf kalabalığı)

2 Kendini ağıra satmak (övmek,vazgeçilmez göstermek)

03 Ağustos 2007

Pasta çoktu, su yok...


Çok bereketli bir doğumgünü kutlaması dönemi geçirdim :) Üç kere doğumgünümü kutladık yukarıdaki pastalar eşliğinde:) Bana değer veren, unutmayıp arayan herkese teşekkür ediyorum tekrar.
Geçtiğimiz hafta sonu aile düğünümüz vardı, gençleri birer birer everiyoruz :) Yakında hepsi bitecek ve sıra bizim zuzulara gelecek diye korktum bak şimdi :) Yok canım daha çok var o günlere.Tabi hemen bu olaydan da malzeme çıkardım ve aşağıdaki puzzle'ı hazırladım :)


Bugün sularımız kesik. İki gün var, iki gün yok olacak, bidonların dışında evde elime geçen ne varsa su ile doldurdum dün akşam, çok komik :) Tabi umarım biz komik duruma düşmeyiz ilerleyen günlerde.
Geçen gün yakındaki bir parkın bekçisini dövmüş mahalle sakinleri, bahçe suluyor diye.İnsanların sinirleri o derece gergin yani. Her türlü medeniyet eksikliğine ,doğal kaynak eksikliğine dayanabilirsin ama susuzluğa çok zor, olmaz! Umarım bu durum çok uzun sürmez ama görünen o ki en azından 5 ay buna dayanmak zorundayız...